Eczacılıktan (SSK Levent Dispanseri)emekli olduktan sonra(1996) babamla bitki üretme işine girip fidanlıkta çalışmaya başladım.2002 yılında burada bir sabun atölyesi oluşturdum ve doğal sabunlar,şampuanlar yapmaya başladım.(13 Ekim 2008 de babamı kaybettik )Sokaktaki sahipsiz hayvanlara çok acıyorum ve onları çok seviyorum.Canlarım benim onlar.Bu arada 2 yetişkin evladım ve 4 tane de torunum var.Allah herkesin evlatlarını ve torunlarını bağışlasın ve güzel günlerini göstersin diyorum.
25 Eylül 2011 Pazar
Bugün Pazar Evdeyim....
Bugün evdeyim.
Sabah erkenden bahçeye çıktım,biraz dolaştım ve de resim çektim.
Şimdi de size göstereyim.
-Kestane ağacından yapılmış bir oturma yeri.
Bunu da bize Hüseyin Bey yaptı.Cango'nun kulübesini ,tahta sabun kalıplarımızı yapan arkadaşımız.Kestane ağacı yıllarca çürümüyor.Güneşten ve yağmurdan da etkilenmiyor.Bunun bir de sehpasını yaptı .Artık kahvemizi üzerine koyacak bir minik sehpamız da olacak.
-Portakal Ağacı'mız bu sene meyveden yıkılıyor.İlkbaharda koyun gübresi vermiştik bütün ağaçlarımıza herhalde o iyi geldi.
-Bir gözü olmayan kedimiz Susam uyuyor.
Evde 4 kedimiz var demiştim ya işte onlardan birinin bir gözü yok,diğer bir tanesinin de ön ayaklarından biri yok...:(( Diğer ikisi normal.Yani her bişeyleri tamam maşallah...
-Bu da Muz fidanımız.Komşumuz Tuğrul Bey'in hediyesi..Yere dikeli daha 1 hafta oldu...
-İşte bizim köpeğimiz Cango...
Nasıl büyümüş mü bari? Evdeki amca onu günde 2 kere dolaştırıyor.Sabah beraber gidip gazete ve ekmek alıyorlar.Akşamüstü ise daha kısa bir tur atıyorlar beraber..
Bizim alarm da kamera da Cango'muz işte...
Hepinize Tuzla'dan sevgiler ve iyi Pazar'lar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ne güzel doğanın içindesiniz bizler beton yığınları arasında nefes almaya çalışıyoruz.Balkona ektiğimizçiçeklerin arasında yaşıyoruz.
YanıtlaSilben o kestane ağacından banka vuruldum..Muz fidanına da...Potakala ağacı bana Ordu çocukluğumu hatırlattı. Çoğu kimse bilmez ama turunçgiller Karadenizde de yetişir ve bizimkiler de çok güzeldir... Kendi mandalina bahçesine , mahallenin çocuğunu toplayıp tırpana giden bir tiptim ben... Biz bahçelere dalma işine aramızda tırpan derdik...O portakal ağacı çiçek açtığı zaman dibinden ayrılmazdım...Elime bir çiçeğini alıp gün boyu koklardım... Ay Mine Hanım şimdi bıraksanız anlatıcam yani, bizim dutları, incirleri :)))
YanıtlaSilMerhaba Parıldayan Çiçek,
YanıtlaSilHoşgeldiniz.Biz de geçen sene Kasım ayında taşındık bu eve ani bir kararla...
Çok memnunuz allaha şükür.Hava kirliliği filan yok,çamaşırlarımı yağmur yoksa hep açık havada kurutuyorum..
Sevgiler...
Evet Lale Hnm. ben de seviyorum onu.Bahçeye her çıkışımda bir fırsat yaratıp azıcık oturuyorum o bankta.
YanıtlaSilTırpan tabirine de bayıldım,yani tırpan ile biçilmiş gibi bir bahçe mi bırakıyordunuz ardınızda ne? Çok hoş valla..